ANIL YURDAKUL
Hasta tutuklular cezaevlerinde ağır şartlar altında tedavileri yarım kalarak yaşama tutunmaya çalışıyorlar. Kalp hastası Hüseyin Dinç’in cezaevinde hayatını kaybetmesi ardından hasta tutukluların aileleri hem mahkûmları hem aileleri öldürdüklerini söylediler.
%94 ENGELLİ SÜRGÜN YEDİ
1990 yılından beri cezaevinde bulunan ağır böbrek yetmezliği çeken Ali Kurban 27 Ekim’de Silifke Cezaevinden Menemen’e cezaevine sürgün edildi. Mersin Üniversite Hastanesi’nin böbrekleri konusunda % 94 engelli raporu ve tüberlüloz tanısı vermesine rağmen hücrede tutulan Ali Kurban, yakınlarına bu şartlarda yaşamaktansa ölmeyi göze aldığını belirtti.
Ali Kurban’ın ablası Hüsniye Kurban kardeşinin ölecekse yanımızda ölsün, kardeşim oralarda ölmek istemiyor. Tecavüzcüler, katiller dışarı da fakat düşünce suçu işleyenler içeride yatıyor diyerek şöyle devam etti:
“Ali Kurban, ilk cezaevine girdiğinde Diyarbakır’a ardından Kırklareli, Elazığ, Gümüşhane gibi birçok yere sürgün yedi. Aç kalırsam İstanbul’a yollarlar diye düşünüyor ama devletin duyduğu yok. Aç kala kala iç organlarından çoğu iş yapamaz halde, böbrekleri iflas etmiş, hiper tansiyonu var, 3 parmağı kesik, Tüberküloz hastalığına yakalanmış. Zaten koğuşlarda da Tüberküloz hastalığı olduğundan beraber kalmak istemiyorlar. Sol koluna kelepçe takılmasın dendiği halde sol koluna kelepçe takılıyor. 6-7 Jandarmayla diyalize gidiyor. Bu süreçte üzüntüden eşi de felç geçirdi. Cezaevine girdiğinde kızı 9 yaşında oğlu 1 yaşındaydı. Sürgünden sürgüne ordan oraya en son nereye gönderecekler? Toprağa gönderecekler.” şeklinde ifade etti.
Ali Kurban’ın 16 Kasım Tarihinde Menemen T Tipi Kapalı Cezaevinden gönderdiği mektupta keyfi uygulamalara kabul etmektense diyalizi bırakacağını söyleyerek şunları anlattı:
“12.10.2015 Tarihinde Metris’te sürgün edildim. Apar topar çıkarıldığım için orda ilaçlarımı unutmuşum, 20 saat süren yolculuk nedeniyle Astım krizi ve mide nedeniyle ciddi sıkıntılar çektim. 13 Ekim tarihinde Silifke’ye ulaştım. Dava arkadaşlarımın orada bulunmadığı için 14 gün hücrede kaldım. 27 Kasımda ise Menemen Cezaevine sürgün edilerek hücreye atıldım. Hücreye atılma sebebim “Ağırlaştırılmış müebbetsin” deniliyor. Defalarca müebbet olduğumu söylememe rağmen dinlemiyorlar. Amaçları acı çeke çeke öldürmek. Asker gibi tek sıra hizaya sokarak yürütülmek dayatılmaktadır. Keza, asker kemer ve ayakkabı bağcığı çıkarmadan hastaneye götürmüyor. İlaçlarımı düzenli olarak alamıyorum. Gerekirse diyalizi bırakır yine de keyfi uygulamaları kabul etmeyeceğim.”
BABASI ÖLDÜ, DİĞER HASTA TUTUKLULAR İÇİN MÜCADELE EDİYOR
Kocaeli Kandıra F Tipi Hapishanesi’nde kalan 15 Ekim günü geçirdiği kalp krizi sonucunda yaşamını kaybeden hasta tutuklu Hüseyin Dinç’in oğlu Savaş Dinç “Babamın davasının peşini bırakmayacağım. Amacım tazminat değil içeride olan diğer hasta tutsakların serbest bırakılması olacaktır.” diyerek 22 yıldır Ümraniye, Tekirdağ, Edirne gibi pek çok farklı hapishaneye sürgün edilen babasının yaşadıklarını anlattı:“Babam 24 yıldır içeride. İlk cezaevine girdiğinde 12 yaşımdaydım. Prostatı var, eli kesik, çoğu şeyi unutmaya başlamıştı. Geçen yıl Edirne’de cezaevinde iken kalp krizi geçirdi anjiyo da olmuş. Babam Bayrampaşa’ya tedavi amaçlı geldiği zaman elinde raporu da vardı. Adli Tıp kontrol etmeden sağlamdır diye Kandıra Cezaevine gönderdiler. 15 Ekim sabahı eve telefon geliyor Hüseyin Dinç’i kaybettik dediler. Revir doktoru, psikologla, cezaevinin müdürüyle görüştüğümde hepsi tek bir ağızdan konuştular. Doktorun dediğine göre hiçbir müdahaleye cevap vermemiş. Savcılıktan rapor istediğimde ise 2.5 ay sonra alabilirsiniz dediler. Hasta bir tutukluyu tuttuklarından dava açacağım. Bu dava tazminat amaçlı değil, halen içeride olan hasta tutsakların serbest bırakılması için olacak.” diye konuştu.
Birgün 25.11.2015
Bir cevap yazın