10 Ekim 2012 tarihli Avrupa Birliği Türkiye İlerleme Raporu’ndan aynen aktarıyoruz (vurgular bizden):
Cezaevi sistemi reformu devam etmiştir. Mahkum ve tutuklular için oluşturulan beş rehabilitasyon merkezinde, Adalet Bakanlığı tarafından rehabilitasyon hizmetlerini geliştirmek amacıyla oluşturulan vaka yönetimi modeli uygulamaya geçirilmiştir. Adalet Bakanlığı, Adana Pozantı Çocuk Cezaevindeki kötü muameleye ilişkin soruşturma başlatmıştır. Mahkûmların tıbbi muayeneleri sırasında kolluk görevlilerinin bulunmasının önlenmesine ilişkin olarak, Sağlık Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı arasında yapılan üçlü protokol Kasım 2011’de uygulanmaya başlanmıştır. Söz konusu protokolün Avrupa standartlarına uygun olması için yakından izlenmesi gerekmektedir.
Denetimli serbestlik içeren mahkeme kararlarının sayısı artmıştır ve Denetimli Serbestlik Kanunundaki değişiklik sonucunda çok sayıda mahkûm tahliye edilmiştir.
Cezaevlerindeki aşırı kalabalıklık ciddi endişe yaratmaktadır; cezaevinde bulunanların % 41’i hakkında henüz kesin hüküm verilmemiştir. Cezaevi sisteminin kaynakları yetersizdir. Mahkûmların seslerinin kaydedilmesi, hücre hapsinin yaygın bir şekilde uygulanması, mahkûmların ve ziyaretçilerinin soyundurularak aramaya tabi tutulmaları da dâhil olmak üzere, kötü muamele iddiaları endişe kaynağı olmaya devam etmektedir.
Çocuk cezaevleri sayı ve kalite açısından yetersiz kalmaya devam etmektedir. Adana Pozantı Çocuk cezaevindeki kötü muamele iddialarının ardından, çocuklar ailelerinden uzakta, Ankara’da bir çocuk cezaevine yerleştirilmiştir. Özellikle kızlar olmak üzere çocuklar, cezaevlerinin tümünde yetişkinlerden ayrı tutulmamaktadır.
Cezaevlerinin denetlenmesine ilişkin standartlar, BM standartlarına uygun değildir. Cezaevi izleme kurulları etkin çalışmamakta ve çeşitli cezaevleri için görevlendirilmiş kurullar bulunmamaktadır. Kurulların, cezaevlerini etkili bir şekilde izleme hakları ve kaynakları bulunmamaktadır. Bazı il kurulları habersiz ziyaretlerde bulunmaktadır; ancak, bu kurulların raporları uygulamada değişikliğe yol açmamıştır.
AİHS ilkelerini de içeren mahkûm haklarıyla ilgili genel bir düzenleme bulunmamaktadır. Cezaevlerinde, gazete, dergi ve kitapların bulundurulması konusunda aşırı kısıtlamalar devam etmektedir. Cezaevlerinde açık ve kapalı görüşmelere ilişkin uygulamalar endişe kaynağıdır. Ziyaretlerde ve mektuplaşmalarda Kürtçenin kullanılmasına ilişkin kısıtlamaların devam ettiğine dair bilgiler gelmektedir. Cezaevi yönetimleri arasında farklı uygulamalar mevcuttur. Cezaevlerindeki şikâyet sisteminin, tüm mahkûmların yararlanabileceği hale getirilmesi için, Birleşmiş Milletler İşkenceyle Mücadele Sözleşmesi İhtiyari Protokolüne uygun olarak tümüyle gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Birçok hasta ve ölümcül hasta mahkûma gerekli tıbbi tedavi yapılmamaktadır. Yüksek güvenlikli F-tipi hücrelerin şartlarının fiziksel ve psikolojik hasara sebep olduğuna dair şikayetler bildirilmektedir.
Sonuç olarak, sıhhi ve diğer fiziki koşulları önemli ölçüde etkileyen, cezaevlerinin aşırı kalabalık oluşundan kaynaklanan sorunlar devam etmektedir. Cezaevlerindeki şikâyet sistemi için bir reforma ihtiyaç duyulmaktadır.
Adalete erişim konusunda, sınırlı ilerleme kaydedilmiştir. Adalet Bakanlığının internet sayfasında adli konular hakkında bilgiler ve takip edilecek prosedürler hakkında broşürler bulunmaktadır. Barolar ve diğer sivil toplum kuruluşları da, vatandaşların adalete erişim hakkı bakımından farkındalıklarının artırılmasına katkı sağlamıştır.
Ancak, adli yardım için genel bir strateji bulunmamaktadır. Adli yardım için tahsis edilen mali kaynaklar yeterli değildir, adli yardım kapsamında verilen avukatlık hizmetlerinin ücretleri benzer davalarda ödenen ücretlerle kıyaslandığında düşük kalmaktadır. Bu durum verilen hizmetin kalitesinin düşmesine neden olabilmektedir. Düşük ücretler ve etkili izlemenin bulunmaması nedeniyle, barolar tarafından atanan avukatlar suçlu için her zaman
etkili bir savunma yapmamaktadır. Mevcut sistem endişeleri artırmakta ve sistemin gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Adli yardım konusunda kırsal kesimin ve dezavantajlı grupların farkındalığı sınırlıdır. Kadınlar ve çocuklar dâhil, cezaevindeki mahkûmların büyük bir kısmının adli yardıma erişimi bulunmamaktadır. Etkili bir korumanın bulunmaması, aile içi şiddet mağdurlarının adalete erişimini hala engellemektedir. Davalılar, yanlış şekilde yönlendirilerek, avukat talebinde bulunmanın suçlu olma anlamına geldiğini düşünmeye devam etmektedirler.
Sonuç olarak, adalete erişim konusunda sınırlı ilerleme kaydedilmiştir. Sağlanan adli yardım kapsam ve kalite bakımından yetersizdir. Uzun süredir devam eden sorunların çözülmesini sağlayacak etkili bir izleme mekanizması bulunmamaktadır.
Raporun tamamı için: http://www.abgs.gov.tr/files/AB_Iliskileri/AdaylikSureci/IlerlemeRaporlari/2012_ilerleme_raporu_tr.pdf
Bir cevap yazın