“Bu çocuk çok hasta akciğerleri iflas etmek üzere her an ölebilir derhal bunun Ankara’ya acilen götürülmesi gerekiyor. Anbulas ve doktorlar birlikte götürün denildi. Ancak Askerler izin vermediler. O halimle cezaevine geri götürüldüm. Birkaç hafta sonra Ankara’ya götürüldüm. Hastalığımı böyle öğrendim…
Ne kadar ağır hasta olursan ol hiç fark etmez. ellerin kelepçeleniyor ring denilen ölüm ringlerine bildiriliyoruz. Bu cezaevi araçları hiç yıkanılmiyor. içi kokudan insanın beyni patlıyor içinde kusan insanlar oluyor dahi yıkanmiyor. Her tarafı demirlerle kapalı ve plastik koltuklar var hiçbir yeri açık değil tamamen kapalıdır…”
Veremden dolayı bir akciğeri alınmış, “astım makinesi” ile yaşayan bir mahpusun cevapları:
30.07.2012
p.tesi
Merhaba,
Öncelikle hepinizi sevgi saygıyla selamlıyorum. Gönderdiğiniz mektubunuzu aldım. duyarlılığınızdan dolayıda çok teşekür ederim. Bu değerli çalışmanızı önemsiyor değer veriyorum, böylesi değerli bir çalışmanızla yanımda olmanız Sağlık sorunlarımla ilgili olmanız beni mutlu etmiştir. bundan dolayıda hepinize teşekür ederim. Sorduğunuz sorularınıza içtenlikle cevap vererek dilerim bu anlamda kendimi size tanıtabilir ve sorularınıza yeterince cevap olabilirim. Sorularınıza yeterince cevap olmazsam yine sora bilirsiniz cevaplanmaya çalışırım. Sağlıkla ilgili ise sağlık kurulu raporları ve Adli tıp raporlarım olduğundan ve sağlığım nedenli ciddi bir hastalık olduğu sağlık raporlarımda mevcut olduğu için çok ayrıntılara girmek istemem başınızıda böylelikle agırtmak istemem.
CEVAPLAR
- Bize kendinizi anlatır mısınız?
(Kendinizi istediğiniz gibi tanıtabilirsiniz, isterseniz yaşınızı, işinizi, cezaevine girmeden önce nerede, nasıl yaşadığınızı, ailenizi, neleri sevdiğinizi, umutlarınızı, hayallerinizi yazabilirsiniz.)
Ben 1972 Erzurum *** köyü doğumluyum. Okul nedeniyle 2 yaş büyük yazılmışım. Ana yaşım 1974’tur. 9 kardeşiz 3 kız 6 erkek. Babam 1999 da vefat etti annem halen sağ ben ailemde 5’ciyim Ailemdeki bireyler çeşitli illerde ikamet etmektedir. İzmir, İstanbul gibi illerde ikamet ediyorlardır. Cezaevine girmeden önce İstanbul, İzmir Erzurum gibi ilerde yaşadım. İşten ise inşatta fayancı ve suvacılık yapıyordum. Neleri sevdiğim ise özgürlüğü seviyorum. Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, doğayı insanları seviyorum. Umutlarım hayallerim ise dunyada hiç kimsenin kimseye zülüm etmediği haksızlık yapmadığı insanların ölmediği herkesin eşit ve kardeşçe özgürce yaşayabileceği bir dunya umut ediyorum ve hayal ediyorum.
- Ne zamandır cezaevindesiniz? Eğer ceza aldıysanız cezanız ne kadar, almadıysanız kaç yıl ceza ile yargılanıyorsunuz?
08.25.1992 tarihinden beridir cezaevindeyim. 36 yıl ceza verdiler. 1992’den bu yana kesintisiz olarak yatıyorum.
- Rahatsızlığınız nedir? Bugünlerde kendinizi nasıl hissediyorsunuz, sağlığınız nasıl?
Rahatsızlığım raporlarımdada anlatılmıştır yinede kısaca değinmekte yarar var. verem hastalığına yakalandım. Her iki akçiğerim iflas etmek üzereydi. mikrop her iki akçiğerimi kaplamişti. Ankara sanatoryum hastanesinde ilk 9 ay tedavi gördüm hastalığım ilaçlara cevap vermedi. mikrop gittikçe yayılıyordu 9 aylık tedaviyi kesip 24 aylık yani munur denilen tedaviye başlanıldı. ve o esnada cerrahiler karar alındı heriki ak ciğerimde ameliyat olmam gerekiyordu. ya ölümü ya bu ameliyatı seçecektim. üçüncü seçeneğim yoktu. Ameliyatları kabul ettim. ilk etapta sol akcigerimin 3/2si alındı. Bu ameliyatla birlikte durumum kötüleşince sağ akciğerime yönelik ameliyat kararı zorunlu olarak ertelendi. 24 aya planlanmış tedavi başlatıldı taburcu edildim. Bildiğiniz gibi bu hastalık çok ilaçlara dirençli tuberkulozdur. Bundan dolayı günde 35 ilaç kullanmak zorundaydım. Ancak kaldığım cezaevleri bukadar çok ilaç içmemin tedavi için olmadığı intihar etmek için olduğunu söylenilerek ilaçlarım verilmiyordu. Buda tedavi olmami engeliyordu. Nitekim tedavimide tam göremedim yarım kaldı. Alınan akciğerim nedeniyle aşırıderecede nefes darlığı bende oluştu. ve sprey yanısıra astım makinası (buhar makinası) kullanıyorum. oksijen kullanma ikanım olmadığı için bu makineye bağlıyım. Buda yetmiyor beni oldukça zorluyor. Yine bu ciddi hastalığımın yanısıra bel, boyun fıtıkları, Apentesim patladı ameliyat oldum. göz sorunlarım. Sağ bacağımda diz altı da iyi huylu tümör oluşmuş midemde reflü sürekli sırt ağrılarım halsizlik gibi ciddi hastalıklarım devam ediyordur. Kendimi ne çok kötü ne çok iyi hissediyorum. normaldir.
- Hasta olduğunuzu ne zaman, nasıl öğrendiniz?
Hasta olduğumu 1997’de Çankırı devlet hastanesinde öğrendim. Doktorlar beni muane ettiklerinde filimlerime bakıyorlardı bende onları dinliyordum. “Bu çocuk çok hasta akciğerleri iflas etmek üzere her an ölebilir derhal bunun Ankara’ya acilen götürülmesi gerekiyor. Anbulas ve doktorlar birlikte götürün denildi. Ancak Askerler izin vermediler. O halimle cezaevine geri götürüldüm. Birkaç hafta sonra Ankara’ya götürüldüm. Hastalığımı böyle öğrendim.
- Cezaevinde revire çıkmakta, doktorla görüşmekte sıkıntınız oldu mu?
Daha önce yani bu hastalığımın ilk dönemlerinde çok oksuruyordum ve sırtım çok ağırıyordu kan ağzımdan geliyordu revire çıkarilmiyordum. çıkarıldığındada doktor “üşütmüş” soğuk algınlığı ilaç ve surup veriyordu. Muane edilmeden koğuşa geri gönderiliyordum. Taki hastalığım çok ilerledi artık bayilmiştim hastaneye böyle götürülmuştü. Bu sıkıntıları yaşadım. Hastalığıma önce müdahale edilseydi bu denli ilerlemez bukadar ağır hasta olmazdım.
- Hastaneye nasıl götürülüyorsunuz? Bu konuda bir sıkıntınız var mı? Örnek verebilir misiniz?
(Urfa Cezaevinde yangının ardından bir mahpus ellerinde kelepçeyle hastaneye götürülüyor… Cezaevi ring aracıyla değil, ambulansla…)
Evet hastanelere çok kötü şartlar ve koşullarda götürülüyorum—luruz—odamdan çıkınca aramadan geçiriliyorum – luruz- X denilen Rayks cihazından geçiyoruz bide asker arıyor. Anımsıyorsunuzdur Konyada bir cezaevi yandı 6 mahkûm yandı işte bizi de o araçlarla hastaneye götürülüyoruz. Yanı nekadar ağır hasta olursan ol hiç fark etmez. ellerin kelepçeleniyor ring denilen ölüm ringlerine bildiriliyoruz. Bu cezaevi araçları hiç yıkanılmiyor. içi kokudan insanın beyni patlıyor içinde kusan insanlar oluyor dahi yıkanmiyor. Her tarafı demirlerle kapalı ve plastik koltuklar var hiçbir yeri açık değil tamamen kapalıdır. ve havasızdrı kilima dedikleri havalandırma bölümleri var ne kadar köyü hava varsa sanki hepsini içeriye çekiyor. insanlar üst üste yıgılarak adeta hastanelere falan götürülüyor. Sağlam insan bu ringlere bindiğinde kesinlikle hastalaniyor. Hastanelerde dar havasız hiçbir yeri görülmiyecek bodrum (zemin) kat denilen bir bölümü alınıyoruz. kendi paramızla yiyecek içecek alamiyoruz sadece cezaevinde “komaniyo” denilen bir çeyrek ekmek oda bayat yenilmiyecek durumda. ya bu piknik reçellerden yağlarda yada yıkanmamiş bir domates patates yiyilmiyeceklerden veriliyor akşama kadar aç susuz bekletiliyoruz. Örneğin bazen Tepecik göğüs hastane kontrollarıma gittiğimde ellerimizdeki kelepçeler dahi çözülmiyor. Yine diş hastanesine gidiyoruz muane esnasında ellerimiz açılmiyor buda insan haklarına aykırı olduğundan dolayı tedavi olmadan geri geliyorum-ruz- aylarca o dişin ağrısını çekmek zorunda kalıyoruz. Bu ve bu gibi sorunlar ve zorluklarla karşılaşıyoruz.
- Hasta olduktan sonra cezaevi hayatı sizin için nasıl oldu? Örnek verebilir misiniz?
Hasta olduktan sonra benim için çok farklılaştı. Örnekler çok ama birkaç örnek vererek gerisini tahmin edersiniz diye düşünüyorum. Örneğin hasta olduğum için özellikle verem hastası olan insan hijiyenik besleme, hava gibi şeyler en az tedavi kadar önemli olduğunu benden daha iyi biliyorsunuzdur. Örneğin hijiyenik açısından cezaevi hiçbir temizlik maddesi, malzemesi vermiyor. Kendi paramızla alıyoruz, oda param yoksa alamıyorum. Yine kışın çok soğuk ısınma sistemi çok yetersiz. Yazın ise kavruluyorum. Bulunduğum odada vantilator veya hava soğutücü klima gibi hiçbir sistem yok. Buda nefes almamda çok etkiliyor beni zoluyor. param varsa ancak parayla vantilatör alabilirim. O da fahiş fiyatlarla satılıyor. Yiyecekler yanı yemek çok kalitesiz, kalorisi çok düşük defalarca yemeklerde böcek, kurt çıkmiş cezaevi yönetimine vermişizdir. Hiçbir değişiklik olmamiştir. Agır bir hasta olmama rağmen bir sütümü ısıtacak bir ocak tup gibi hiçbir ısıtıcı yok. Yemeklerimi ısıtacak hiçbir şey yok. Sadece çay yapmak için bir su ısıtıcı veriliyor. Hastalığım nedeniyle ailemin getirmek istediği hiçbir yiyecek içecek içeriye verilmiyor. Herşey yasak edilmiş. Ailemin getireceği yiyecek ve içecekler yasak ediliyor. Ancak yasak edilen her şeyde bize parayla faiş fiyatlarla kaç katı satılıyor. Bundan dolayı yeterince beslenemiyorum hastalığıma bakamiyorum. Verilen yemeklerde yiyemiyorum. Hijiniyet olmadığı gibi kalitesiz, kalorisiz bazen aşırı derecede yağlı ve yağları hep donuk vs. hiç yiyilmiyor cezaevi yemekleri pek yiyemiyorum. kendi paramla aldığım sebselerle çoğu kes idare etmek zorunda kalıyorum. Ailemin maddi durumuda iyi değil bu anlamdada çok zorlanıyorum. Düşününki hastayım dışardan kışın ailemin getireceği battaniyeleri dahahi içeriye alınmıyor. yukarda saydığım bu durumlar hastalığımdan sonra hayatımı çok zorlaştırdı. Tüm bu sıkıntıları sürekli yaşıyorum. Hastalığıma bakamadığımdan dolayı 3 cevapta belirtiğim birçok hastalıklar bende gelişti. unutmuştum. Ayrıca Ameliyat ediken sol akciğerimde bide mantar üredi. Buda hijiyenik olmayan ortamdan kaynaklıdır. Çünkü bunyem çok zayıflamiş mikrop kapma durumu çok fazla.
- Cezaevinde olduğunuz için hastalığınızın teşhis ve tedavisinde herhangi bir aksama oldu mu? (Dışarıda olsaydım bunlar başka türlü olurdu diyeceğiniz konular var mı?)
Evet cezaevinde olmamın zorluklarından dolayı yine 3. cevapta belirtmiştim. ilaçlarım verilmiyordu. Hastalığım zamanında teşhisi konulsaydı tedavisi yapılsaydı bu durumda olmiyacaktım. Elbetki dişarda olsaydım hastalığım bu derecede ilerlemezdi. Dişarda olsaydım bu yaşadığım zorluklarını hiç birisini yaşamiyacak olacaktım. Tedavimi tam teşşeküllü bir hastanede tapar düzenli ilaçlarımı kulanır kontrollarımı yapardım, yaptırırdım. Cezaevinde olmanın dezavantajı nedeniyle hastalığım ilerledi adeta ölüm sınırına getirildim!
- Doktor, hemşire gibi sağlık çalışanlarından, diğer görevlilerden olumsuz bir tavırla karşılaştınız mı?
Evet bazı doktor ve kimi sağlık personelleri düşümcemden dolayı bana çok farklı yaklaşıyorlardı. Birçok kez insani olmayan sözler söylüyorlardı. Örneğin “devlet sizi boşuna besliyor, tedavi ediyor hepinizi bir gazlı odaya koyup imha etmek lazım” deniliyordu. Ama çok inanı mütevazı hipokrat yeminlerini yerine getiren çok değerli doktor ve hemşirelerlede karşılaştım.
- Hasta haklarını biliyor musunuz? Haklarınızı kullanabiliyor musunuz?
Hasta hakları pek bilmiyorum. Sade bildiğim şey hiç bir dil din ırk renk gözetmeksizin insanları yani hastaları tedavi olma hakkları var. Bunun dişında hiçbir hasta haklarını bilmiyorum. Bilemediğim içinde bu hakkımı kullanamiyorum. Bu hasta haklarım nelerdir ve nasıl kullanmam gerekiyoruna dair yardımcı ve katkınızı bekliyorum.
- Hastalığınız konusunda size nasıl bilgi veriliyor? Bu konudaki duygu ve düşüncelerinizi anlatır mısınız?
Doktora gittiğimde muane ediliyorum ya bir şeyin yok iyisin yada muaneden sonra ilaçlar yazılıyor bunları kullan deniliyor. Bazende başlarından salma var. Örneğin dizimin arka bölümde iyi huylu tümör oluşmuş o sıvıyı ameliyatla alınacağını söylenildi. Başka doktora gittim oda dedi gerek yok bu her isnada olan bir şeydir. Ameliyat olacağımı söylenilmişti ve doktorda orayı ameliyat edebilmek için [uluslar arası bir kuralmış?] orası 8 santim buyumesi gerekiyormuş. Tabi ben anlamadığım için sesimi çıkaramadım. ve ameliyat olamadım. Yine boyun ve bel fıtığım uzman bir doktor fizik tedavi önerdi ve hastanede yatmam gerekiyordu. yer olmadığından dolayı birkaç hafta yatış için gittim başka doktor “yatış yapabilmemiz için bir tarafın felç sakat olması gerekiyor ki yatırabilelim. Sağlamsın fizik tedaviye gerek yok bir cihaz yazacağım kendi kendini tedavi edersin. TENS cihazı diye bir fizik tedavisi için bir cihaz yazdı. Bunuda kendi paranla alırsın devlet ödemiyor denildi. Ailemin durumu olmadığında o TENS diye cihazı alamadım farklı bir cihaz getirildi oda pek etkili olmuyor. Yine Buhar makineyi de solunum cihazını da kendi paramla aldım. Sağlık nedeniyle hiç bu tür şeyler verilmiyor kendimiz almak zorunda bırakılıyorum. Yeterince beslenemiyorum. Bazı vitamin ilaçları almam gerekiyor bu ilaçlar devlet ödemiyor diye verilmiyor. Örneğin Supraydın E-balık yağı vitamini vb. gibi hiçbir vitamin ilacı verilmiyor.
- Adalet Bakanlığı, Türkiye’nin her yerindeki, durumu ciddi olan hastaların İstanbul Metris Cezaevi’nde yeni kurulan “hastane cezaevi”ne nakletmeyi ve burada tedavi edilmelerini düşünüyor. Bu konuda siz ne dersiniz? Hastane cezaevinde tedavi olmak ister misiniz? Neden?
Elbette bende her hasta gibi tedavi olmak isterim. Daha önce hastanede yattığım dönemler ya zemin kat ya da bodrum yerlerde tedavi edildim. Hiçbir hava alamiyorduk (temiz) 24 saat hep içerdeydik havalandırması yoktu dolaşamiyorduk. Düşününki elbiselerimizi yıkadığımızda içerde asmak zorundaydık. Yine ailelerimiz görüşümüze geldiğinde askerler zorluk çıkariyordu psikolojik baskı bana uyguluyordu aileme uyguluyorlardı. Buda tedavimi olumsuz etkiliyordu. Hastalar için istanbul metris cezaeviyle ilgili hiçbir bilgim yok. Tedavi koşulları nelerdir. Nasıl tedavi ediliyor. Ne tur ko[la]ylıkları var bilemiyorum. Biraz önce bahsettiğim bana aileme psikolojik bir baskı olacakmı. Örneğin ailem görüşüme geliyordu hastanede 15 20 dakka ancak görüş izni veriliyordu. Buda bende olumsuz etki yaratıyordu. Bunlar yine varmı yokmu bilemiyorum. Tedavi beslenme koşulları nasıldır hiçbir bilgim yok. Hastalar için İstanbul metris cezaevi hakkında bana bilgi verebilir misiniz veya bu konuda mümkünse sizinle görüşmek isterim. Sanırsam benim ve benim gibi hastalarla görüşme imkanı bakanlık tarafından sağlıyordur. Buda olmazsa yazı bir mektupla paylaşabilirseniz sevinirim memnun olurum. Şuda vardır cezaevindeki bir hastaneden tedavi olmaktansa dişardaki bir hastanede tedavi imkanları sağlanılsaydı daha iyi olurdu. Bu konuda çabanızda olduğuna inaniyorum.
- 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 16.maddesi ‘Hapis Cezasının İnfazının Hastalık Nedeni ile Ertelenmesi’ başlığını taşır. Bu maddenin 2. fıkrası ve Hapis Cezasının Ertelenmesi Hakkında Genelge’ye göre; “Diğer hastalıklarda(kanser hastaları gibi) cezanın infazına, resmî sağlık kuruluşlarının mahkûmlara ayrılan bölümlerinde devam olunur. Ancak bu durumda bile hapis cezasının infazı,mahkûmun hayatı için kesin bir tehlike teşkil ediyorsa mahkûmun cezasının infazı iyileşinceye kadar geri bırakılır.” Bu düzenlemeden yaralanabilmek için bir geri bırakma kararı gerekmektedir. Bu karar, Adlî Tıp Kurumunca düzenlenen ya da Adalet Bakanlığınca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurullarınca düzenlenip Adlî Tıp Kurumunca onaylanan rapor üzerine, infazın yapıldığı yer Cumhuriyet Başsavcılığınca verilir. Anılan düzenlemeden açıkça anlaşıldığı üzere, geri bırakma kararına ilişkin olarak sorumluluk Adli Tıp Kurumundadır. Kurumun raporu sonucu, hükümlünün infazının ertelenmesine veya ertelenmemesine karar verilecektir.
Bu yasa maddesinden haberiniz var mıydı? Bu konuda bir başvuruda bulundunuz mu, bulunduysanız sonuç ne oldu?
13 sorunuzdaki maddeleri ayrıntı olarak bilmiyorum. Kaba anlamında haberim var. Hastalığı ağır olup sakatlık kocaman gibi hastalık nedeniyle cezanin infazı ertelenmesi gerektiğini ve buna görede raporların verilmesi gerektiğini kaba anlamda haberim var. Gerek belirttiğiniz çerçevede gerekse Cumhurbaşkanın özel affı için defalarca başvurularda bulundum. Üç kez İstanbul Adli Tip Kuruluna gönderildim. Hepsinde de olumsuz rapor verildi. Beni tahliye etmediler dişarda tedavimi göreyim. Çankırı devlet hastanesinin raporunda hayati tehlikesi var denilmesine rağmen o roporumu işleme konulmadı. En son İstanbul Adlı Tıp Kuruluna gittim yine rapor vermediler yani dişarda tedavi imkanı sağlamadılar. Roporlarıda ektedir. Ondan sonrada boş vermek istemedim çünkü ropor verilmiyor. Biz hastalara siyasi ve ideolojik yaklaşılıyor. Bassettiğim o kapalı ring araçlarıyla burdan İstanbul’a gidip gelmek hem sağlık açısından hemde psikolojik acısında oldukça beni etkiliyor. O ring araçlarıyla hastanelere dahi gitmek istemiyorum. Çünkü o ringler bellibaşına hastalık saçıyorlar. Sizlerde birer bilim insanları olduğunuzu ve hocalarımız olduğu gerçeğini biliyorum. Hipokrat yemini eden ve bunun gereğini en iyi bir şekilde yerine getiren değerli doktorlar vardırlar. Ama bu yeminlerini bir kenara bırakan çok farklı davranan doktorlarda azımsanamiyacak derecededir. Onlarca mahkümün cezaevlerinde yaşamlarını yetirilmesinin doktorların adli tıp kurumunun olumsuz roporların verilmesinin tedavilerinin engelenmesinin sonucudur tüm bu ölümler. Bundan dolayı Birçok doktorlara ve özelliklede İstanbul Adlı Tıp’ına hiç güvenmiyorum!!! Onlardan hiçbir beklentim ve umudumda yok! Dileğim umudum sizin gibi değerli hocalarımızın sivil toplum kurumların çabaları sonucu dişarda tedavi olmamızın imkanları sağlayabileceğinize inaniyorum!
- Sizce hasta mahpuslar için neler yapılabilir? Devlet ve hapishane idareleri neler yapabilir? Sivil toplum kuruluşları ne yapmalı?
Bence hasta mahpuslar için devlet bu insanlardan intikam öç alma gibi bir yaklaşımdan vazgeçilmesidir. Hastalar için acilen bir yasa çıkarılması hastaliği roporuyla belgelenilmişse tam teşeküllü veya Adlı tıp kurumuna gerek kalmadan bu insanları bırakılması dişarda tedavi imkanları sağlamalıdırlar. Hatta mecliste böyle bir yasa çıkarılabilinir. Aksi halde daha çok hasta insanlar cezaevlerinde yaşamı yitirecektir.
Sivil toplum kuruluşları bu çerçevede gerek Adalet bakanı gerek Başbakan gerek Cumhurbaşkanı nezdinde girişimde bulunmaları tüm siyasal partiler ile diyaloğa geçilmesi onlardan yardım istenilmeli böyle bir yasanın çıkarılması konusunda bir çaba sahibi olunmalı bu girişim ve çabalarınızla biz hasta mahkûm hayatını kurtaracağınıza inanıyorum. Ayrıca tam teşeküllü hastaneden Adlı tıp kurumundan ziyade ki biz hastalara bu kurumlar çıkmamız için ropor vermiyecekleri kesindir. Devletin üst kurumundaki yetkililerle görüşülüp bağımsız bir doktor heyetin oluşması ve sizlerin yanında İHD gibi kurumlarında bu heyetinizde yer alıp biz hastaların hastalıkları tespit edilmesi teşhis konulması ve tedavilerimiz için imkanlar sağlanması yani cezalarımın erteleyip dişarda tedavilerimizin yapılması en olması gereken bir durumdur diye düşünüyorum.
Yine devlet ve hapishanelerin idaresinin yapılacak şeyleri kısaca şöyle sıralayabilirim
1- Tüm hasta insanların hijiyenik ortamın sağlanması. Hastalar için ailelerinin getirecekleri yiyecek içeceklerin hiçbirinin engellenilmemesi gereken beslenme imkanlarının sağlanılması
2- Biz hastaların kendilerimize süt yemeklerimizin ısıtılması, yapılması için küçük piknik tüpü veya elektrikli ocakların fırının verilmesi
3- Elektirik parası bizden alınmaması
4- Ailelerimizle daha sağlıklı görüşme imkanların sağlınılması 1 saatlik aile görüşümüzün uzatılması yarım gün veya tam gün olması
5- Hastanelere gidiş gelişlerde biz hastalara kelepçe vurulmaması ring araçlarıyla götürülmemesi. Hastane esnasında kendi paramızla yiyecek içecek alınmamızı sağlanılması.
6- İstanbul Adlı Tıp’a götürülduğumuzda ölün ring denilen her tarafı kapalı havasız ring araçlarıyla götürülmemesi. Ya uçak yada tren yada sivil otobusla götürülme imkanların sağlanılması.
7- Hiçbir tıp’ı malzemelerin ucreti bziden alınmaması tedavilerimiz için gereken tüm tıp’ı cihazların devlet tarafından verilmesi. Bize aldırtmaması.
8- Biz hastaların birçok ihtiyaçlarımızı bu insanı ihtiyaçlarımızı gideremiyoruz. Örneğin batani, nevresim takımlarımızı yıkayamıyoruz ailelerimize verip yıkatıp bize geri getirilme imkanı sağlanılmalı. Ve ailelerimiz bize dişardan getireceği bataniye nevresim takımların içeriye alınması bu gibi yasakların kaldırılması.
Değerli hocalarım aslında sıralanacak o kadar şeyler varki, ancak bu anlatıklarımla nedenli zorluklarla karşılaştığımızı, nedenli sıkıntılar içerisinde olduğumuzu tahmin ediyorsunuzdur. Benim sizden isteğim ve beklentim devletin tüm üst kurumlariyla görüşülüp biran önce dişarda tedavi imkanlarımızın sağlanılmasıdır! Sizin çaba emek ve girişimlerinizin sonucu bunun olacağına inaniyorum. Artık hiçbir hastanın göz göre cezaevlerinde ölmesin buna izin vermemeniz gerektiğine inaniyorum. Ayrıca kimi hüküki işlemlerimin yürütülmesi acısında bir Avukata ihtiyacım vardır. sivil toplum derneği bu konuda bir avukat temin edebilirse sevinirim. Sizden isteğim yanımızda olmanızdır. Yanımızda olacağınıza inanıyorum. Sorularınıza böyle cevap olabildim. Dilerimi kendimi ve sorularınıza yetirince cevap olmuşumdur. Sormak istediğiniz bir şey olursa sorabilirsiniz. Saygılarımla / ***
NOT: 3 sayfa mektup 11 ad-Sağlık Kurulu roporu vardır.
Bir cevap yazın