Şanlıurfa Cezaevi’nde başlayan yangın dün başka illere yayıldı ve Türkiye’nin cezaevi sorunu bir kez daha konuşulmaya başlandı. Doluluğun yanında yaşam alanı sıkıntısına dikkat çeken işin uzmanından da, ‘bir de klima mı vereceğiz mahpuslara’ yorumlarına yanıt geldi.
![]() Ahmed Arpat, cezaevi sorununu Sivil Toplum Derneği Başkanı Zafer Kıraç’la konuştu
|
![]() |
Şanlıurfa Cezaevi’nde 13 mahkumun ölmesine neden olan yangınla birlikte, Türkiye’nin cezaevi sorunu yine gündemde.
Aynı cezaevinde dün yine yangın çıkarken, Gaziantep, Adana ve Osmaniye’den de yangın haberleri geldi ve yaralanan mahkum ve görevliler oldu. (HABERE GİT)
Mahkumların en büyük şikayeti yoğunluk ancak cezaevlerini yakından takip eden Sivil Toplum Derneği Başkanı Zafer Kıraç bir de yaşam alanı sıkıntısına dikkat çekti.
— Birinci probem doluluk. Adalet Bakanlığı’nın açıklaması da biraz yanıltıcı. Yatak saysı yaşam alanı sayısına eşit değil. 10 kişilik koğuşa 18 yatak koyarsınız ama bu çözüm olmaz. Kalabalıkla birlikte en büyük problem insanlara orada olmanın stresiyle başa çıkabileceği ortamı sunmamak.
— Urfa’yı düşünelim. Yan koğuşta 13 kişi ölmüş ve psikososyal desteğe ihtiyaç var. Ama çarpıcı rakam; Türkiye’deki 374 cezaevine 247 psikolog düşmesi… Bakanlık yeni kadro açıyor ama başvuru yok ve olan da cezaevlerini terk etmeye çalışıyor. Onların da desteğe ihtiyacı var. Urfa cezaevinde 1 psikolog var şu anda. 1300 kişiyle ilgilenecek ve mahpus için yönetimin kabul etmeyeceği isteklerde bulunacak. Bu da bir çatışma alanı…
— Bizim önerimiz; artık her ilde bir üniversite var ve cezaevleri hoca-öğrenci düzeyinde buralardan yararlanmalı. Buna yarın Urfa’dan başlanmalı. Ayrıca memurlar da unutulmamalı. Bize yakın olduğu için Bulgaristan örneği vermek isterim. Orada 100 mahpusa 45 memur düşerken bizde bu sayı 25. Kapasitenin üstünde iş var ve bu kötü muamaleye davetiye çıkarıyor…
— Urfa’daki cezaevi 1968’de yapılan eski bir cezaevi. Bizde bir sürü cezaevinin sonradan tipleri değiştirildi. Urfa’daki de E tipine geçti. E tipiyle ilgili Adalet Bakanlığı’nın internet sitesinde şöyle deniyor: “600 yatak kapasitelidir ancak luzumu halinde 1000 yataklı olabilir” Bizim altını çizmek istediğmiz, yaşam alanı meselesi bu işte. Elbette 1000 yatak koyabilirsiniz ama burada tüm gün kalınırsa sorun çıkar ve bir vantilatör yüzünden de çıktı işte.
— Kütüphaneler, spor tesisleri, yaşam alanları önemli ama topluma da bir şey söylenmeli. Bugün sosyal medayada ‘bir de klima mı vereceğiz mahpuslara’ gibi yorumlar yapılıyor. Dünya, bu intikamcı yaklaşımı çoktan terk etti. Hepimiz bir gün cezaevine girebilir ya da oradan çıkmış biriyle tanışabiliriz. Hayat böyle bir şey. İçeride klima lüks bir şey değil. Düşünün Urfa 45 derece ve 10 kişilik yerde 20 kişisiniz…
— Türkiye kampüs cezaevlerine yöneliyor ve bizce bu da yanlış. Cezaevlerinin şehirden kopmasıyla gönüllülerin ve STL’ların desteği azalıyor. Bayrampaşa bu anlamda Silivri’den daha iyi.
— Türkiye’nin Avrupa’ya göre artısı da var tabi. Disiplin cezanız yok ise havalandırma sabahtan akşama kadar açık. Ancak havalandırmalar küçük ve sayı fazlaysa volta dediğimiz hareketler tekrarlanıyor ve biribirinizi çekemez hale geliyorsunuz.
— Bir takım hakları artırmakta yarar var. Türkiye’deki cezaevlerinde artık güvenlik sorunu yok. Adalet Bakanlığı bu sorunu aştı. Artık sosyal etkinliklere, onların insan olduğu gerçeğine odaklanılmalı…
Zafer Kıraç’ın Gece Bülteni’ndeki açıklamalarının tümünü İZLEYİN
19 Haziran 2012, ntvmsnbc.com
Bir cevap yazın