“Başgardiyan, ‘kocaman çocuklarsınız annenizin yanında yatmasanız da olur!’ deyince Solin ‘Sen küçükken annenin yanında yatmadın mı?’ dedi, gardiyan sustu.
Bu kez ‘eve git birazdan annen eve gelecek’ dedi. ‘Annem tahliye olmadan nasıl eve gelecekmiş!’ diye karşılık verdi her ikisi de. Kandıramayacaklarını anlayınca çocukların oracıkta uyumasını beklediler.
Ve yorgunluktan uyuya kalan çocuklarımı alıp dışarı çıkardılar. Bu arada Savcı Bey hâlâ telefona cevap vermiyordu. Çocuklar o sıcakta mesai bitimine kadar dışarıda umutla bekledi.
Ama nafile… Boynu bükük ağlaya ağlaya gittiler.”
Lösemili Solin’in tutuklu annesi Hanım Onur’un Radikal’den Eyüp Can’a gönderdiği 8 Ağustos 2012 tarihli mektup:

'Kızım ilk defa beddua etti!'

Cizre Belediye Başkan Yardımcısı iken KCK operasyonları kapsamında tutuklanıp cezaevine konan iki çocuk annesi Hanım Onur’un yaşadığı dramı anlatan. Baba bir baskın sonucu bir yıl önce götürülmüş ve bir daha haber alınamamış.
Anne tutuklu, Solin kanser, 7 yaşındaki abisi Mirhat epilepsi, anneanne çaresiz… Doktorlar bu zor zamanında Solin’in annesinin yanında olması gerektiğini söylüyor. Savcı bırakın tutuksuz yargılamayı Solin’in annesini görmesine bile itiraz ediyor, “Bakamıyorsanız, Çocuk Esirgeme Kurumu’na verin!” Dün Hanım Onur’dan son durumu anlatan yeni bir mektup aldım. Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’nden 2 Ağustos’ta postalamış. Bir de içine 25 Temmuz’da cezaevinde kızı ve oğluyla birlikte çektirdiği fotoğrafı koymuş.
Mektupta anlattıkları ne kadar iç karartıcıysa fotoğraf o kadar aydınlık. O küçücük Mirhat’ın baba pozunda annesine sarılması. Dünyalar güzeli Solin’in bitkin ama pes etmemiş hali. Lütfen bu fotoğrafa iyi bakın. Sonra da bu fotoğrafın çekildiği ana kadar yaşananları okuyun. Buyurun Hanım Onur’un mektubu:

“Eyüp Bey merhaba…
19.07.2012 tarihinde duruşmamız görüldü, çocuklarımın hasta olmasından kaynaklı 4 aydır onları göremiyordum malumunuz. Solin kanser hastası Adana-Ankara arası mekik dokuyor ailem; neyse ki duyarlı bir avukat heyetten izin alarak çocuklarımı yanıma getirdi, bilmenizde fayda var salona aileler ve özellikle çocuklar alınmıyor. Salon küçük diyorlar, neyse ki hâkim 5 dakika görüştürdü! Daha sonra kızımın kanser hastası oğlumun epilepsi olduğunu söyleyen avukatlar heyetten tutuksuz yargılama için merhamet dilediler ve şu meşhur 3. yargı paketini dile getirdiler. Heyet ara verip duruşmayı 3 ay erteledi zaten jet mahkeme cezamızı erken vermeyi düşünüyor paket bize işlemiyormuş.
Tahliye olmayı bir kenara bıraktım. Kızımın doktorları moral açısından iki gün yanımda kalmasının tedaviyi olumlu etkileyeceğini söylediler. Bunun üzerine cezaevi müdürü ile görüştüm. Olumlu cevap veren müdür prosedür gereği Mardin Başsavcılı’ğına dilekçe yazmamı, zaten yasal bir hakkım olduğunu belirtince ailemi arayıp çocuklarımı getirmelerini söyledim. Akşam saatlerinde Mardin’e varan ailem nizamiye kapısında sabahladı, hava sıcak, ramazan ayı ve çocuklar hasta.
Çocuklarım içeri girince başgardiyan savcı beyin telefonuna cevap vermediğini, annem ve çocukların dışarıda beklemelerini Mardin merkeze gidip gezmelerini söyledi. Allahın sıcağında gidin Mardin merkezde gezin deyince Solin direndi ve cezaevinden çıkmayacağını söyledi.
10.30’da içeriye giren aile Solin’in ısrarıyla 13.30’a kadar bekledi. Başgardiyan, ‘kocaman çocuklarsınız annenizin yanında yatmasanız da olur!’ deyince Solin ‘Sen küçükken annenin yanında yatmadın mı?’ dedi, gardiyan sustu.
Bu kez ‘eve git birazdan annen eve gelecek’ dedi. ‘Annem tahliye olmadan nasıl eve gelecekmiş!’ diye karşılık verdi her ikisi de. Kandıramayacaklarını anlayınca çocukların oracıkta uyumasını beklediler.
Ve yorgunluktan uyuya kalan çocuklarımı alıp dışarı çıkardılar. Bu arada Savcı Bey hâlâ telefona cevap vermiyordu. Çocuklar o sıcakta mesai bitimine kadar dışarıda umutla bekledi.
Ama nafile… Boynu bükük ağlaya ağlaya gittiler. Şimdi içinde Allah korkusu olan Adalet Bakanına sesleniyorum; sizler çıkardığınız o yasayı herkese hak gördünüz de Solinleri Mirhatları neden cezalandırdınız?
Kızım ilk defa Kürtçe beddua etti. ‘Bedenawi bi cemide’ (Bedenleri soğur inşallah!) İçim cızz etti. Ben kendimden vazgeçtim. Yarınlarda bu devlete ve kardeş halklara nefret besleyecek nesiller yarattığınızın farkında değil misiniz?
Not: Mektubun içinde o günden kalma 1 adet fotoğraf var. Solin yaralarını saklamak için ayağına bez bağladı.
Hanım Onur”

Paylaş