17.02.2021 tarihinde Ticaret Gazetesi’nde yayınlanan röportajı aşağıda bulabilirsiniz:

Önlemler kapsamında hapishanelerde tecrit şartlarının ağırlaştırıldığını belirten yetkililer, ziyaretlerin iptal edilmesiyle mahpusların ruh sağlığının göz ardı edildiğini söyledi.

Pandemi döneminde uygulamaya konulan kısıtlamalar cezaevlerinde de devam ediyor. Pandeminin aşından beri yaşanan kısıtlamalar ile birlikte mahpusların sosyal etkinlikleri ve açık görüşleri hala yasak durumda. Yetkililer bu süreçte dışarıda bizlerin hapishanelerde ise mahpusların ruhsal olarak olumsuz etkilendiğini ifade ediyor. Konu ile ilgili olarak Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) Savunuculuk Koordinatörü Berivan Korkut ve CİSST Hapiste Çocuk Alan Temsilcisi Cansu Şekerci ile görüştük. Sağlığı sadece fiziksel sağlıkla sınırlandırıp, kişilerin diğer ihtiyaçlarının göz ardı edilmesinin çok da olumlu sonuçlar doğurmadığını dile getiren Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) Savunuculuk Koordinatörü Berivan Korkut, temel olan her şeyi kökten yasaklarken mahpusların psikolojileri ve moralleri üzerinde yapacağı etkinin de dikkate alınması gerektiğini söyledi.

     Tecrit şartlarının ağırlaşmasının ve salgının olası bir zarar riski dolayısıyla pandemi döneminde daha olumsuz yaşam şartları yarattığını belirten CİSST Hapiste Çocuk Alan Temsilcisi Cansu Şekerci ise pandemi şartlarında ve aslında tüm zamanlarda hapsetmenin alternatiflerinin ön plana çıkarılması ve çocukların yararını gözeten bir adalet sisteminin benimsenmeye başlanması gerektiğini vurguladı.

Öncelikle pandemi sürecinden bu yana cezaevlerinin durumu ile ilgili bilgi verir misiniz?

Berivan Korkut: Alınan önlemleri genel bir kapanma olarak tanımlayabilmek mümkün. Burada tüm kurumların dışarı kapanmasının yanında mahpusların bulundukları alan dışına çıkarılmaması gibi ikili bir kapanmadan söz etmek mümkün. Tabi ki herkes bunun bir salgın olduğu ve önlem alınması konusunda hemfikir. Bu önlemlerin kişinin temel hakları ve ihtiyaçları göz ardı edilerek alınması eleştireceğimiz nokta olur. Pandemi başladığı günden beri bütün etkinlikler, sosyal ve sportif faaliyetler durmuş durumda. Mahpuslar koğuşlarının dışına maalesef çıkamıyorlar. Bir yıl gerekli önlemlerin alınması ve insanların sosyal mesafe gözetilerek sosyalleşmesinin sağlanabilmesinin yöntemlerinin geliştirilmesi için aslında uzun ve yeterli bir süreydi. Buna rağmen bu konuda ciddi adımlar atılmadı. Sağlığı sadece fiziksel sağlıkla sınırlandırıp, kişilerin diğer ihtiyaçlarının göz ardı edilmesi çok da olumlu sonuçlar doğurmuyor. Temel olan her şeyi kökten yasaklamanın mahpusların psikoloji ve moralleri üzerinde yapacağı etki de dikkate alınmalı.

Koronavirüse yakalanan mahkûmların ortalama sayıları ne kadar ve rakamların ne kadarı açıklanıyor?

Bu soruya maalesef cevap vermemiz mümkün değil. Bu sayılara şu an sadece Adalet Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı sahip. Salgından etkilenen mahpusların sayısı konusunda maalesef Bakanlıklar kamuoyuna düzenli bilgi aktarımında bulunmuyor. Şimdiye kadar bu konuda 15 Haziran 2020 ve 09 Kasım 2020 tarihlerinde olmak üzere iki açıklama yapıldı. İlk açıklamada salgının başlangıcından Haziran ayına kadar geçen sürede 374 mahpusa Kovid-19 pozitif tanısı konulup iyileştiğini, altı mahpusun da hayatını kaybettiğini açıkladılar. Kasım ayındaki açıklamada 117 mahpusa Kovid-19 pozitif tanısı konulduğu belirtildi. Yine bu açıklamada 14 Mart 2020 ile 09 Kasım 2020 arasında 10 mahpusun hayatını kaybettiğini açıklamışlardır. Kasım ayından sonra yapılan bir açıklama olmadığı için şu an hapishanelerde Kovid-19 tanısı konan kaç mahpusun olduğu ve sağlık durumlarının nasıl olduğuna dair bir bilgiye sahip değiliz.

“Açık görüş yasağı devam ediyor”
Mahpusların görüş durumları nasıl? Açık görüş yasakları hala devam ediyor mu?

Berivan Korkut: İlk aşamada bütün görüşler iptal edilmişti. Görüşlerin yerine haftada 10 dakika olan telefon hakkı haftada 20 dakikaya çıkarıldı. Ardından “Yeni Normale Geçiş Programı” kapsamında Ağustos, Eylül ve Ekim aylarında görüşlere başlandı. Kasım ayından beri de her defasında 2 ziyaretçi olmak üzere 2 görüş gerçekleştiriliyor. Yine haftada 20 dakika telefon görüşleri devam ediyor. Bu görüşlerin hepsi kapalı görüşler. Hiçbir koşulda açık görüş yaptırılmıyor.

Bu süreçte çocuk mahkûmlar için düşünceniz nedir?

Cansu Şekerci: Genel olarak çocuklar, koronavirüsün etkileri değerlendirildiğinde risk grubu olarak gösterilmediği için pandemide dikkatleri üzerine çeken bir grup olmadı. Zamanla koronavirüsün sağlığa etkisinden ziyade pandeminin hayata etkisi üzerinden gündemde yer bulmaya başladı. Çocuk mahpuslar ise hem infaz sisteminin yetişkinlere özgü yapısı hem de salgında risk grubu olmamaları dolayısıyla görmezden gelinmesi kolay bir grup haline geldi. Alandaki sivil toplum örgütleriyle çocukların pandemi önlemleri kapsamında tahliye edilerek güvenli yaşam alanlarında tutulmaları çağrısında bulunduk. Bu yalnızca virüsün bulaş riskini değil, ruh ve beden olarak bütüncül bir sağlığa erişim hakkını sağlayacaktı. Nisan 2020’de yapılan mevzuat değişiklikleriyle çocukken hapishaneye girmiş kişilerin infaz sürelerindeki hesaplamalar değiştirildi ve koşullu salıverilmeye daha erken tabi olabildiler. Ayrıca eğitim evindeki çocuklar, Kovid-19 geçici izniyle evlerine gittiler. Bu değişikliklerin hapishanedeki mahpus çocuk nüfusunu etkilediğini görebiliyoruz.

“Hapishanelerde toplam bin 596 çocuk bulunuyor”

Cansu Şekerci:  Adalet Bakanlığı’nın açıkladığı son verilere göre 05 Aralık 2021 tarihi itibariyle hapishanelerde 426’sı hükümlü ve bin 170’i tutuklu olmak üzere toplamda bin 596 çocuk bulunuyor. Türkiye hapishanelerinde tutuklu çocukların sayısı hükümlü çocuklardan hep fazlaydı. Ama bu dönemde farkın bu kadar açılmasının sebebini, hükümlü çocuklar infaz düzenlemelerinden etkilenirken mahkemelerin yargılaması devam eden tutuklu çocuklar için tutuklama yerine alternatif tedbirlere karar vermemesi olarak görüyoruz. Halbuki Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’de açıkça tutuklamanın son çare olması gerektiği, devletler için bir yükümlülük olarak yer alıyor. Buna karşın pratik ne yazık ki tutuklamanın son çare olarak uygulanmadığını gösteriyor.

Peki mahpus çocuklar içeride ne yapıyor?

Cansu Şekerci: Alınan önlemler tüm hapishanelerde tecrit şartlarını ağırlaştırdı. Etkinliklerin tamamının iptal edilmesi, çocukların tüm günlerini koğuşta geçirmelerine sebep oldu. Ziyaretlerin iptali dış dünyayla ilişkinin kesilmesi sonucunu doğurdu. Bu ziyaret yalnızca görüş hakkı olan kişilerin ziyaretleri değil aslında, bulaş riskini en aza indirmek için izleme kurullarının ziyaretleri de durduruldu. Sonuç olarak hapishanelerde yaşanan ihlallerin izlenmesi ya da aktarılması sınırlanmış oldu. Tüm bunlar kapalılık halinin artması anlamına geliyor ki kapalılığın şiddeti tetikleyen bir unsur olduğunu söylemek yerinde olacaktır.  

“Çocukların yararını gözeten bir adalet sistemi benimsenmeye başlanmalı”

Cansu Şekerci: Pandeminin başlarında herkes için anlamlandırması zor olan koronavirüsün hapishanelerdeki çocuklara açık ve anlaşılır bir şekilde aktarılmadığını düşünüyoruz. Öte yandan dış dünyayla ilişkileri son derece sınırlı olduğu için aslında kendilerinden ziyade aileleri için endişelendiklerini biliyoruz. İnfaz düzenlemeleri gündemlerini değiştirmiş oldu çünkü tahliye olup olamamak, hasta olup olmamaktan daha ön plana çıktı. Bir yılı doldurmak üzere olan pandemi önlemleri doğal olarak çocukları olumsuz etkiledi. Önlemler, hapishanelerde yapılan etkinlik ve kursların zamanın değerlendirilmesi için önemli bir araç olduğunu bize gösterdi. Aldığımız aktarımlarda çocukların hiçbir şeye erişemeyerek tüm günlerini koğuşta geçirmekten şikayetçi olduklarını öğrendik. Etkinliklere katılamamak, bir disiplin cezasıyken şu an bir önlem olarak yansıtılıyor ama aslında hem etki hem de algı açısından bunun bir cezalandırma yöntemi olduğunu unutmamak gerekiyor. Gerekli önlemler alınarak etkinliklerin en kısa sürede tekrar başlaması gerekiyor. Son olarak; hapishaneler, çocukların gelişimine hiçbir zaman uygun olmayacak. Tecrit şartlarının ağırlaşması ve salgının olası bir zarar riski dolayısıyla pandemi döneminde daha olumsuz yaşam şartları yarattığını da hatırlatmak gerekir. Pandemi şartlarında ve aslında tüm zamanlarda hapsetmenin alternatifleri ön plana çıkarılmalı ve çocukların yararını gözeten bir adalet sistemi benimsenmeye başlanmalıdır.

Hapishanelerde aşı muamması
Türkiye’de 05 Aralık 2020 itibarı ile 65 yaş üstü 4 bin 400 mahpus bulunduğunu belirten Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) Savunuculuk Koordinatörü Berivan Korkut, “Bu mahpus grupları maalesef ayrıntılı bir şekilde aktarılmadığı için kaç mahpusun 75 yaş üstü olduğu ve kaçının aşı yapma hakkının doğduğunu söylemek mümkün değil. Bunun yanında 75 yaş üstü mahpus sayısının daha düşük olduğunu ve aşı yaptırma hakkını kazanan mahpus sayısının az olduğunu tahmin ediyoruz. Aşılama Sağlık Bakanlığı üzerinden organize ediliyor ve hapishanelerde bulunan mahpuslara da temin edildiğini düşünüyoruz. Maalesef bu konuda derneğimize gelen bir bilgi olmadığı için aşıların yapılıp yapılmadığını şu an söylememiz mümkün değil” dedi.

Haber linki: http://www.ticaretgazetesi.com.tr/kisitlamalar-mahpuslarin-ruh-sagligini-hapsediyor

Paylaş