Devletin intikam duygusuyla yaklaşması nedeniyle cezaevindeki hasta tutukluların adeta ölüme itildiğini söyleyen İHD Merkezi Cezaevi Komisyon Üyesi Avukat Yusuf Erdoğan, “Hasta mahpuslar ölüyor ama sadece devlet izlemiyor, herkes izliyor” eleştirisinde bulundu.
İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) 2018 Mart verilerine göre; Türkiye cezaevlerinde 402’si ağır bin 154 hasta tutuklu mevcut. Büyük bölümü hiçbir sağlık sorunları yok iken tutuklanarak konuldukları cezaevlerinin koşulları nedeniyle ağır hastalıklara yakalanan bu tutuklular, tedavilerinin ya hiç yapılmaması ya da geciktirilmesi nedeniyle her an ölümle yüz yüze. Verilere göre; son 17 yılda 3 bin 500’e yakın hasta tutuklu yaşamını yitirdi. Bu isimlerden sonuncusu ise, el ve ayak bileklerinden kelepçeli şekilde hastane yatağında yaşamını yitiren Koçer Özdal oldu.
İHD Merkezi Cezaevi Komisyon Üyesi Avukat Yusuf Erdoğan, cezaevlerindeki koşulları ve hasta tutukluların durumunu değerlendirdi.
‘KOÇER ÖZDAL EN SOMUT ÖRNEK’
Bugüne kadar Koçer Özdal’ın tahliye ve tedavisi için iktidara birçok kez hem çağrıda bulunduklarını hem de başvurduklarını aktaran Av. Erdoğan, buna rağmen Özdal’ın ölümüne çok yakın bir zaman kala hastaneye sevkinin yapıldığını belirtti. Erdoğan, bu nedenle Koçer Özdal’ın bütün hasta tutsakların durumunu ve devletin siyasi tutuklara olan yaklaşımını en somut biçimde anlatan örnek olduğunun altını çizdi.
AYNI MUAMELELER HALEN SÜRÜYOR
Koçer Özdal’a dönük bu muameleye, hala diğer tutsakların maruz kalmaya devam ettiğini de ekleyen belirten Erdoğan, şunları söyledi: “Hasta tutsak Fatma Özbay, Erzurum Hapishanesi’nde kalıyor. 13 Ağustos’ta cezaevinde kendisiyle görüşme yaptık. 20 yıldır cezaevinde kalıyor. Mayıs ayından itibaren kendisine meme kanseri teşhisi konulmuştu. Kanser hastası olmasına rağmen kemoterapi tedavisine çok geç başlanmış. Hastaneye getirilip götürülürken kelepçe takılarak tedavi politikası izleniyor. Bir hasta tutsağa kemoterapi öncesinde ve sonrasında kelepçe takılarak getirilip, götürülmesinin insanlık onuruna yaraşmadığını belirtmek istiyoruz. Kanser hastası tutsağın alması gereken besinleri kantinden istemesine rağmen alınmadığı ve cezaevi yönetiminin özellikle yemek ve hijyen konusunda kendisine yardımcı olmadığı da belirtildi.”
HASTA TUTUKLUNUN AMELİYATI GECİKTİRİLDİ
İHD yöneticisi Erdoğan, yine Elazığ Cezaevi’nde kalan bir diğer hasta tutsak olan Dicle Bozan’ın da bir ayağının kesik, bağırsaklarının ise dışarıda bulunmasına rağmen tedavisinin geciktirilmesi sorunuyla karşı karşıya olduğunu paylaştı. Erdoğan, durumuna ilişkin girişimlerde bulunduklarını söylediği Bozan’a dair, “Uzun bir süre tedavi gördü. Tek kişilik koğuşta tedavi olması yönünde bir dayatma olduğu söylendi. Tekrar Elazığ Cezaevi’ne gönderildi. Şu anda ameliyatının gecikmesi gibi bir sorunla karşı karşıya kalmış durumda” bilgilerini verdi.
‘MUHATABIMIZ SİYASAL İKTİDAR’
Hasta tutsaklara yönelik bulundukları girişimlere rağmen gerekli önlemlerin alınmadığını ifade eden Erdoğan, durumun vahametini şu sözlerle dile getirdi: “Hasta mahpuslarla ilgili durum, siyasal konjektörlere ve siyasal değişikliklere göre değişen bir konu. O yüzden muhatabımız siyasal iktidar. Hasta tutsakların cezaevlerinde kalmaları, tedavi edilmemeleri zaten ağır bir tecridin olduğunu gösteriyor. Hasta tutsakların birçoğu cezaevi koşullarından dolayı hastalanıyorlar. Hem tedavi edilmiyorlar hem de kişiliklerine dönük saldırı söz konusu. Yine onlar üzerinden dışarıda bulunan insanlara da bir mesaj söz konusu. Hasta mahpuslar sürekli koz olarak kullanılıp, bir rehin politikası yürütülüyor.”
ATK VE SAVCILARIN ROLÜ
Av. Erdoğan, üzerinde durduğu Adli Tıp Kurumlarının (ATK) hasta tutsaklarla ilgili verdiği “cezaevinde kalabilir” raporlarının da kabul edilemez olduğunu ifade etti.
Erdoğan, “ATK doktorlarının hasta tutsaklara dair verdiği ‘tutukluluk koşullarında yaşamını idame ettirebilir’ raporlarını kabul etmiyoruz. Bu İstanbul Protokolü’ne uygun değil. Bu yüzden ATK’yi bu hususta karar alıcı bir merci olarak kabul etmiyoruz. Yanlı raporların olduğunu düşünüyoruz. Kalıcı rapor verildikten yakın zaman sonra hasta mahpusların vefatı gerçekleşiyor. Celal Şeker, ‘cezaevinde kalamaz’ raporu verildiği halde hastaneye sevk edildi ve hastanede yaşamını yitirdi” diye konuştu.
Yine savcıların hasta tutsakların tahliye edilmemesi noktasında bir tavır sergilediklerini ve bunun infaz yasasından kaynaklandığını söyleyen Erdoğan, “İnfaz yasasının hasta tutsaklar için değişmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü ‘Toplum güvenliği açısından tehlike arz ediyor’ gerekçesiyle tahliye edilmeyen birçok hasta mahpus şu an ölümün eşiğinde” dedi.
‘FİZİKİ ŞARTLAR RİSKİ ARTTIRIYOR’
Cezaevlerinin fiziki şartlarından dolayı hastalanma riskinin arttığını vurgulayan Erdoğan, bunu şu sözlerle açıkladı: “Türkiye’de cezaevi koşulları mahpusları hasta ediyor. Bu hem hijyen hem sağlık koşullarına erişim konusunda sağlık haklarının ihlal edilmesinden kaynaklanıyor. Devlet tarafından yapılması gereken bazı olanakların yerine getirilmemesinden kaynaklanıyor. Hasta tutsaklar, hastaneye sevkini istiyorlar, sevkleri yapılmıyor. ‘Zaten biz sana burada bakıyoruz’ diyorlar. Bu yüzden Türkiye cezaevleri sağlıklı bir kişiyi bile hasta edebiliyor.
Cezaevleri zaten tecrit yeri. Hasta tutsaklar için bu daha ağır bir şekilde getiriliyor. İnfazları beklenmeden zamana yayılmış bir ölüm politikası güdülüyor iktidar tarafından. Siyasal iktidarların özellikle siyasi tutsaklar üzerinden intikam alma gibi bir düşünceleri var. İntikam alma duygusu var. Hasta olsan dahi, ‘ölsen bile dâhil benim kelepçem senin kollarında olacak, senin tutsaklığın kanıtlanacak’ anlayışı güdülüyor.”
‘SADECE DEVLET DEĞİL, HERKES İZLİYOR’
Bu duruma karşı “Hasta mahpuslar ölüyor, devlet gizliyor” sloganını daha da genişletmek gerektiğini söyleyen Av. Erdoğan, burada da kendilerine ve ilgili sivil toplum örgütlerine, siyasi partilere, uluslararası kuruluşlara çok iş düştüğünü belirtti.
“Hasta mahpuslar ölüyor ama sadece devlet izlemiyor, herkes izliyor” eleştirisinde bulunan Av. Erdoğan, hasta mahpusların yaşadığı hak ihlallerini kamuoyuna taşıma konusunda ellerinden geleni yapmaya çalıştıklarını, ama kamuoyundan bu konuda duyarlılık beklediklerini kaydetti.
Paylaş
Bir cevap yazın