İskenderun M Tipi Kapalı Cezaevi’nde 5 yıldır tutuklu bulunan ağır hasta tutsak Mehmet Yıldızbakan (65), kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Yıldızbakan, bugün tahliye olacaktı.

İskenderun M Tipi Kapalı Cezaevi’nde 2012 yılından bu yana tutulan ağır hasta tutsak Mehmet Yıldızbakan (65), önceki gün kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Kalp, şeker, göz hastası olan ve sürekli rahatsızlanan Yıldızbakan, 2 gün önce yine rahatsızlanarak, İskenderun Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Hastanedeki tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak yaşamını yitiren Yıldızbakan’ın cenazesi, defnedilmek üzere Hatay’ın Dörtyol ilçesine getirildi.

TAHLİYE OLMASI BEKLENİYORDU

Yıldızbakan, PKK’li oğlu Kenan Yıldızbakan’ın Mersin’de yakalanması ardından yakını Feride Arbuz, eşi Nazire Yıldızbakan, gelini Nuray Yıldızbakan, oğlu Lütfi Yıldızbakan ve kayınbiraderi Nevzat Topalel ile birlikte 2012 yılında tutuklandı. “Örgüte yardım ve yataklık” suçlamasıyla cezaevine gönderilen Yıldızbakan, yaşamını yitirmeseydi bugün (27 Mart 2017) tahliye olacaktı.

YAŞADIKLARINI ANLATMIŞTI

Yıldızbakan, 2012 yılında kendisiyle aynı cezaevinde tutulan gazeteci Seyithan Akyüz’e verdiği demeçte yaşadıklarını anlatmıştı. Devletin Kürtlere yaklaşımının düşmanca olduğunu ve bu yaklaşımla hiçbir sorunun çözülemeyeceğini belirten Yıldızbakan, “Devlet Kürtleri sürekli inkar etti. Yok saydı. ‘Varım buradayım’ diyenlere ise düşman gibi yaklaştı. Maalesef bu yaklaşım günümüzde de değişik bir biçim alarak devam ettiriliyor. 2009 yılından bu yana yapılan siyasi soykırım operasyonlarıyla tutuklanıp cezaevine konulan binlerce insan, bu yaklaşımın sonucu olarak bugün zindanlardadır. Sudan gerekçelerle sırf Kürt oldukları için tutuklanan çocuk, kadın, genç, yaşlı bunca insanın bu durumunu başka türlü izah etmek mümkün değildir. Açık ki bu yaklaşımla Kürt sorunu dediğimiz gerçeklik çözülemez” ifadelerini kullanmıştı.

BU ADALET DEĞİL ADALETSİZLİKTİR

2010 yılında karakola çağrıldığını ve resmi gösterilen oğlunun teslim olması için kendisiyle irtibat kurması istenildiğini kaydeden Yıldızbakan, “Bunu yapamayacağımı söyledim. 2 yıl sonra oğlum Mersin’de tutuklanınca evimize baskın yapıp hepimizi gözaltına aldılar. Evde sadece 4 yaşındaki torunum kaldı. Daha sonra benimle birlikte, Feride Arbuz, eşim Nazire Yıldızbakan, gelinim Nuray Yıldızbakan, oğlum Kenan Yıldızbakan, oğlum Lütfi Yıldızbakan, kayınbiraderim Nevzat Topalel’i tutukladılar. Şu anda evimize kilit vurulmuş durumda. 4 yaşındaki torunum ise anneannesinin yanında. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi hepimizi ayrı ayrı cezaevlerine koyarak ikinci kez mağdur ettiler. Ben İskenderun’dayım. Eşim, gelinim ve Feride ise Karataş Cezaevi’nde. Oğlumun biri Adana Cezaevi’nde diğeri ise kayınbirader ile Silifke M Tipi Cezaevi’nde. Dün bize ‘oğlunu çağır gelsin adalete teslim olsun’ diyerek yardım isteyen devlet, bugün hepimizi cezaevine koydu. Bu mudur devletin adaleti? Bu nasıl bir adalet anlayışıdır ki, çocuğu dağda olan bir ailenin tamamını üstelik hiçbir delil olmadan zindana atıyor. Bunun adı adalet değil adaletsizliktir” şeklinde konuşmuştu.

DİHA 27.03.2017

Paylaş