İHD Amed Şubesi Cezaevi Komisyonu Üyesi Avukat Abdullah Zeytun, hasta tutsaklar hakkında “cezaevinde kalabilir” raporu vererek tutsakları cezaevinde ölüme terk eden İstanbul ATK İhtisas Kurulu’nda çalışan birçok doktor ve adli tıp uzmanın “FETÖ/PDY” soruşturması kapsamında tutuklandığına dikkat çekti. Zeytun, bu nedenle kurulun bugüne kadar hasta tutuklu ve hükümlüler hakkında verdiği raporların yok hükmünde olduğunu vurgulayarak, yeniden başvuru yapacaklarını söyledi.
Özgür Gazeteciler Cemiyeti’nin (ÖGC) tutuklu 34 özgür basın emekçisi için başlattığı “Gönüllü Muhabir” kampanyası kapsamında Dicle Haber Ajansı (DİHA) Amed (Diyarbakır) Bölge Bürosu’nda bir günlüğüne muhabir olan İHD Amed Şube Başkanı Raci Bilici, son dönemde cezaevlerinde tutsaklara dönük artan baskılarla ilgili haber hazırladı. Bilici, keyfi uygulamalar, hak ihlalleri, sürgün ve hasta tutsaklarla ilgili derneğin Cezaevi Komisyonu Üyesi Avukat Abdullah Zeytun ile konuştu.
‘Cezaevlerinde olağanüstü yoğunluk var’
Darbe girişi ardından “FETÖ/PDY” soruşturması kapsamında yaşanan gözaltı ve tutuklamaların, OHAL ilanı ile HDP ve DBP üye ve yöneticilerine yöneldiğine yapıldığına dikkat çeken Zeytun, yoğun tutuklamalar nedeniyle cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü sayısının Türkiye tarihinin en yüksek seviyesine ulaştığını ve cezaevlerinin dolup taştığını kaydetti.
Bu durumun ise beraberinde başta sağlık sorunları olmak üzere barınma, gıda, sağlık gibi temel haklara ulaşımı güçleştirdiğini söyleyen Zeytun, “Hükümetin cezaevlerinde var olan sorunları çözmek yerini tutuklu ve hükümlüleri başka illere sevk ederek sorunu çözmeye çalışıyor. Özellikle siyasi irade tarafından ‘FETÖ/PDY’ şüphelilerine yönelik çıkarıldığı söylenen OHAL kararnameleri daha çok Kürdistan’da tutuklanan ve cezaevinde hükümlü ve tutuklulara uygulanıyor” dedi.
‘Sürgünlerle birlikte aileler de cezalandırılıyor’
Zeytun, siyasi iktidarın cezaevlerindeki bu yoğunluğu düşürmek amacıyla tutuklu ve hükümlüleri ailelerinin ikamet ettiği yerlerden yüzlerce kilometre uzaklıktaki yerlere sürgün ettiğine de dikkat çekti. Zeytun, “Sadece Amed’den 100’den fazla tutuklu ve hükümlü Antep’e sürgün edildi. Sürgünler sadece Kürdistan’da değil, Türkiye’nin bütün cezaevlerinde yapılıyor. Bu sürgünlerle sadece tutsaklar değil aileleri de cezalandırılıyor. Bunun yanında tutuklu ve hükümlüler yargılandıkları yetkili mahkemelerden uzak bir yere sürgün edilmesi adil yargılanma hakları da ihlal ediliyor” diye konuştu.
Sevk sırasında ise çıplak arama dayatmasını kabul etmeyen tutsakların darp edilerek hücreye konulduğunu aktaran Zeytun, şunları söyledi: “İnsan onuruyla bağdaşmayan bu uygulamalar kabul edilemez. Bu uygulamalar OHAL kılıfına uydurularak yapılıyor. Bu konuda İHD’ye çok yoğun başvurular yapılıyor. Evrensel hukuk, tutuklu ve hükümlülerin sahip olduğu tüm hakların bir an önce uygulanmasını ve işkenceyi yapılan sorumluların derhal yargılanması gerekir. Türkiye’ye bu konuda çok büyük bir sorumluluk altındadır.”
‘Şu anda sürgün politikası en çok hasta tutsakları etkilemektedir’
Cezaevinde artan keyfi uygulama ve hak ihlallerinden en çok etkilenenlerin hasta tutsaklar olduğuna işaret eden Zeytun, “İHD verilerine göre Türkiye’deki cezaevlerinde 300’den fazla ağır hasta olmak üzere toplam 700’ü aşkın hasta tutuklu ve hükümlü bulunmakta. Bunların büyük bir kısmı Kürt hükümlü ve tutuklulardır. Bunların tam teşekküllü bir hastanede sevk edilerek tedavilerinin yapılması gerekiyor. Maalesef bunların tedavileri bilinçli bir şekilde siyasi iktidarın görüşün sahip kurumlar tarafından engellenmektedir” dedi.
Yine “Şu anda sürgün politikası en çok hasta tutsakları etkilemektedir” tespitinde bulunan Zeytun, “Derneğin ağır hasta mahpus listesinde yer alan ağır hasta hükümlü Celal Şeker, tedavisi yapılmaksızın Antep’e sevk edildi. Buna karşın Adalet Bakanlığı ve Diyarbakır Cezaevi Savcılığı’na yaptığımız yazılı başvurular dikkate alınmaksızın hasta hükümlü Şeker, sağlıklı bir kişiymiş gibi Antep’e sevk edildi. Özellikle ağır yaralı olarak gözaltına alınan ve cezaevinde yeterince tedavisi yapılmayan Sibel Çapraz ile tedavisi olmaması durumda iki gözünü kaybetme riski ile karşı karşıya 16 yaşındaki H.A.’nın hayati tehlikesi var. Cezaevlerinde bunlara benzer çok sayıda uygulamalar mevcuttur. AİHM verdiği kararlarda hükümlü ve tutukluların yeterince tedavi edilmemesi işkence olarak tanımlamakta, bu sebeple Türkiye’ye mahkûm etmiştir” diye belirtti.
‘ATK raporları şaibeli hale gelmiştir’
Zeytun, bunlarla birlikte ağır hasta tutsaklar için “cezaevinde kalabilir” raporunu veren ATK’lerin verdiği raporların “FETÖ/PDY” soruşturmaları kapsamında yapılan tutuklamalarla tartışmalı hale geldiğini de söyledi.
Özellikle İstanbul ATK İhtisas Kurulu’nda görevli birçok uzman doktor ve adli tıpçı ‘FETÖ/PDY’ soruşturması kapsamında açığa alınarak, tutuklandığına işaret eden Zeytun, cezaevinde kalamayacak kişiler hakkında ‘cezaevinde kalabilir’ raporu veren ATK’lerin özellikle siyasi tutuklular ve hükümlüler için keyfi ve bilimsellikten uzak, ‘toplum güvenliği bakımından tehlikelidir” gibi gerekçelerle verdikleri raporlara tahliye edilmelerini ve tedavi olmalarını engellediğini kaydetti.
Bu nedenle çok sayıda hasta tutuklu ve hükümlünün cezaevinde yaşamını yitirdiğini hatırlatan Zeytun, “ATK’nin bugüne kadar hasta tutuklu ve hükümlü verdiği raporlar bizim için yok hükmündedir. Bu nedenle İHD ve bu alanda çalışan kurumlar olarak hasta tutuklu ve hükümlerin tedavisi yapılması için yeniden başvuru yapacağız. Hasta tutuklu ve hükümlülerin aileleri ya da şahsın avukatı da zaman kaybetmeksizin başvurularını yapmalıdır. Bunun takipçisi olacağız” diye kaydetti.
DİHA 17.08.2016
Bir cevap yazın