Evli ve 1 bebek babası Muhammet Aydoğan’ın avukatı Tuba Aslan, Bursa yönetim Mahkemesi’ne almak az daha İzmir yönetim Mahkemesi’ne verdiği sorun dilekçesinde, müvekkilinin 1993 senesinde yılında coşkun tabanca yaralanması kararı yüzünün iri birlikte yönünü kaybettiğini; emektar durumuna karşılaşmak düşüncesince o tarihten 2012 yılına denli Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde, tahminî 1 milyon teklik harcayıp 25’e yaklaşan cerrahi müdahale geçirdiğini belirtti.

HASTANE HASTANE GEZDİRİLDİ

Bu ameliyatlarda, vücudunun ayrımlı yerlerinden dokular alınarak yüzüne mantinota yapıldığını, ağırbaşlı açıdan birlikte iyilik gerçekleştiğini, fon namına elden hoppadak emektar yüzünün görüntüsüne kavuştuğunu anlattı. Muhammet Aydoğan’ın, tedavisinin tamamlanmasından dü ay sonradan ’öldürmeye girişim suçundan’ kesinleşen 7 sene 6 maaş mahpus cezasını tefriş etmek düşüncesince Bursa E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na girdiğini aktaran Avukat Tuba Aslan, ’Ancak cezaevine girdikten 1.5 ay sonradan hapishane şartları zımnında enfeksiyon kaptı. Bunun kararında da vücudunun muhtelif yerlerinden alınıp, yüzüne mantinota meydana getirilen dokular yerlerinden dökülmeye başladı. Müvekkilin yüzünde henüz eskiden cerrahi müdahale yerlerinde açılmalar meydana geldi, yaralar oluşmaya başladı. Bunun üzerine, ilkin Bursa Devlet Hastanesi Kulak Burun ve Boğaz ile Plastik Cerahi Servisi’ne atıf edildi.

Burada mahkum koğuşu olmadığından, Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne ve Ankara Numune Hastanesi’ne gönderildi. Ancak burada da mahkum koğuşu olmadığından, cezaevine art gönderildi. Hastane sayrılarevi gezdirilen müvekkilime en akıbet 2 Eylül 2013’te, eskiden tedavisinin yapıldığı Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde tedavisinin akıllıca olabileceği anlamında anlatım verildi. Burada tedavisini fail dü hekim ayakta değil yatarak otama görmesi anlamında görüşlerini tamlayan birlikte anlatım düzenledi’ dedi.

AÇIK CEZAEVİNE GEÇİNCE TEDAVİSİNE BAŞLANDI

Bu tutanağa karşın hapishane yönetimi çeşidinden muktezi adımların atılmadığını tamlayan avukat Aslan, ’Müvekkilim Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi yerine, Bursa Çekirge Devlet Hastanesi Plastik Cerrahi Dermatoloji Polikinliği ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne götürüldü. Sürekli o hastaneden bu hastaneye gezdirildi.

2014 yılı Şubat ayında Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na arzuhâl yazıp, tedavisinin eskiden yapıldığı hastanenin birlikte odasının mahkum koğuşu namına bünye edilmesini istedi. Bu isteklerine birlikte yanıt üstelik verilmedi. Müvekkilim 7 Temmuz 2014’te cezasını bütünlemek düşüncesince Foça Açık Ceza İnfaz Kurumuna geçti. Foça Devlet Hastanesi’ne götürüldü ve burada da birlikte makale yaban ile hastanın enfekte olma riski bulunan bu ortamlardan ırak durması gerektiği belirtildi.

23 Eylül 2014’te Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde müvekkilimin tedavisine başlandı. Müvekkilim eğer hükmün infazında Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda geçirmesi müstelzim süreyi tamamlamamış olsa idi, otama sürecine başlanılmamış olacaktı. Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi 19 Ocak 2015 günlü raporunda, ’Hastanın geçirmiş bulunduğu hızlı operasyonlar sebebi ile enfeksiyon riski vardır. Ayrıca çok yunak ve soğukta kalması sakıncalıdır. Tedavi boyunca döşek istirahati uygundur’ dedi. Daimi hayat alanlarının hijiyenik olması koşullarının sağlanması ve otama boyunca hastaya planlı afiyet yerleşmiş raporlarında tamlanan hususlara itinayla uyulmasının sağlığı ve tedavisi açısından ehemmiyetli bulunduğu vurgulandı.

Bir ayrıksı sayrılarevi de cezasını, tedavisi tamamlanmasından sonradan çekmesi için, infazının durdurulması anlamında anlatım verdi. Adli Tıp İhtisas Kurulu 28 Ağustos 2015 tarihinde düzenlemiş bulunduğu raporunda ’Transefer edilen başıboş dokunun bakımına özen edilmesi, hijiyenik, hararet ve rutubet payı ayarlanmış ve çok neşeli sıfır ortamlarda bulundurulması gerektiği’ halinde düşünce belirtti. Her ne denli davacının yaşamış bulunduğu psikoloji çöküntüyü belgeleyebileceğimiz fotoğraflarımız olmasa da müvekkilin cezaevine girmeden eskiden fotoğrafları ile cezaevine girdikten ahir yüzünün durumunu gösterir fotoğrafları tanık namına veriyoruz’ dedi.

İNFAZ DURDURMA KABUL EDİLMEDİ

Avukat Tuba Aslan, cezaevinde muktezi koşulların sağlanmaması ve otama sürecinde yaşananlar zımnında müvekilinin beden işlev kaybının da yüzdelik 43’ten yüzdelik 72’ye çıktığını belirtti. Tedavi sürecinde hapishane çalışanının rencide edici laflar de dediğini öne sürdü. Şikayet dair bu şahıslar kendisince anket da açıldığını vurguladı. Tedavisini yaptırmak düşüncesince cezasının infazınını durdurulması isteğiyle meydana getirdiği başvurunun da mahkemece reddildiğini kaydetti.

Şu anda müvekkilinin yırtık yüzünün baştan emektar durumuna dönerek dönmeyeceğinin anlaşılan olmadığını dile getirdi. Tüm bu proses zımnında Muhammet Aydoğan’ın bedeniyle ve ruhen yıkılış yaşadığını belirtti.Avukat Tuba Aslan, görev kusurunun, idarenin yürüttüğü amme hizmetinin on paralık işlememesi, çirkin işlemesi yahut geç işlemesi kararı ortaya çıkan ve idarenin ortaya çıkan ziyanı ödemesini öngören birlikte günah çeşidi bulunduğunu vurguladı. Adalet Bakanlığı ve Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü’nün, müvekkiline 200 bin teklik ödence davası ödenmesini istem etti.

Haber 8 16.10.2015

Paylaş