Hasta Tutsaklardan Abdullah Kalay, “cezaevinde tedavi edilemez” sonuçlu raporlara rağmen hala tahliye edilmiyor. konuyla ilgili Kalay’ın ailesi bir açıklama yayınladı:
Cezaevinde kalamayacağına dair Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı heyeti tarafından verilen 2 adet rapora rağmen Adli Tıp Kurumu tarafından tahliye edilmeyen hasta tutsak Abdullah Kalay’ a, üniversite heyeti 3. bir rapor oluşturdu. Raporda Adli Tıp Kurumu’ nun tekrar değerlendirme yapması istenmektedir. Bu yazıya istinaden Abdullah Kalay, 3 Ağustos Pazartesi günü Adli Tıp Kurumu’ na sevk edildi. Sonucunun ilerleyen günlerde açıklanması beklenmektedir. Yaşama hakkının dahi pazarlıklarda malzeme haline getirildiği bu süreçte, tahliye talebimiz için sesimize ses katmanızı istiyoruz.
Bu Kalp Neler Gördü?
- Abdullah Kalay, 13 Nisan 2012 tarihinde kalp krizi geçirdi. İki buçuk saat sonra yapılan ilk müdahale nedeniyle vücut fonksiyonlarında kalıcı hasarlar oluştu. Hapishane şartlarının da etkisiyle hastalığı ağır ve tedavi edilemez düzeye ulaştı.
- 30 Aralık 2013 tarihinde Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı heyeti tarafından “Cezaevinde kalmasının hayati tehlike oluşturabileceği, cezasının infazının resmi sağlık kuruluşlarının mahkumlara ayrılan bölümlerinde devam edilse dahi hayati tehlike oluşturabileceği, hastalığın kronik bir rahatsızlık olduğu, hayat boyu devam edeceği göz önünde bulundurulduğunda cezanın ertelenmesinin gerekeceği, bir yıl sonra tıbbi durumunun tekrar değerlendirilmesinin uygun olacağı” kanaatli rapor verildi.
- Rapora istinaden 8 Ocak 2014 tarihinde Adli Tıp Kurumu’ na sevk edilen Abdullah Kalay’ ın sağlık dosyasına Üniversite Heyet Raporu, Kandıra 2 Nolu Cezaevi Müdürlüğü tarafından, özellikle konulmamıştır. Adli Tıp Kurumu’ nda bunun farkına varan Kalay, Üniversite heyet raporu doğrultusunda sevk edildiğini belirtmiş ise de Adli Tıp Kurumu heyeti bu uyarıları dikkate almamıştır. Bu uygulama karşısında Kalay, yapılanların kasıtlı olduğunu düşünerek, sorunlara gayrıciddi yaklaşım sergileyen heyete görünmeyi reddetmiştir.
- Abdullah Kalay’ ın avukatları yaşananlar üzerine, raporun eksikliğini Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı’ na iletti. 13 Ocak 2014 tarihinde Başsavcılığın, Kandıra 2 Nolu Cezaevi Müdürlüğü’ nden Kalay’ ın dosyalarındaki tüm tıbbi evrak, rapor ve tetkik evraklarının dosya oluşturularak gönderilmesini istedi. Buna karşın dosyayı gönderen Cezaevi Müdürlüğü, önyazı eklemeyi ihmal etmeyerek; Kalay’ın sol örgüt hükümlüsü olması nedeniyle, propaganda amacıyla muayene olmamak gibi davranışlarda bulunduğunu Savcılığa belirtmiştir.
- 24 Ocak 2014 tarihinde Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından “ağır hastalık, sakatlık ve kocama hali değerlendirilmediği” mütalaa edildi. Heyet içerisinde bir tek Kardiyolog bulunmamıştır. İki ayrı Devlet kurumunun çelişkisi oldukça “ciddi bilimsel verilerle” çözümlenmiştir. Ayrıca“Hastalıklarının ilerlemesi veya vasfının değişmesi durumunda yeniden değerlendirme yapılabileceği” belirtilmiştir. Açıkça ölümden sonra rapor veririz demektedirler.
- 4 Temmuz 2014 tarihinde Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı heyeti tarafından bir kez daha “Cezaevinde kalmasının hayati tehlike oluşturabileceği, cezasının infazının resmi sağlık kuruluşlarının mahkumlara ayrılan bölümlerinde devam edilse dahi hayati tehlike oluşturabileceği, hastalığın kronik bir rahatsızlık olduğu, hayat boyu devam edeceği göz önünde bulundurulduğunda cezanın ertelenmesinin gerekeceği, bir yıl sonra tıbbi durumunun tekrar değerlendirilmesinin uygun olacağı” kanaatli rapor verildi.
- 25 Eylül 2014 tarihinde Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından “ağır hastalık, sakatlık ve kocama hali değerlendirilmediği, hastalıklarının ilerlemesi veya vasfının değişmesi durumunda yeniden değerlendirme yapılabileceği ” mütalaa edildi. İçinde tek bir kardiyolog bulunmayan heyet ile ölümden sonra rapor vereceklerini tekrar belirttiler.
- 20 Ocak 2015 tarihinde Adalet Bakanlığı, Abdullah Kalay hakkındaki soru önergesine cevap olarak; hasta mahkum için panoya ikaz yazısı koyarak önlem alındığını belirterek, ayrıca “görevlendirilen aile hekimlerinin haftada 2 gün (10.00-12.00) saatleri arasında kuruma geldiğini, gerek görülmesi halinde ileri tetkik ve tedavi için devlet ve üniversite hastanelerine sevk işlemlerinin yapıldığını” yazılı olarak sunmuştur.
- 7 Temmuz 2015 tarihinde Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı heyeti tarafından 3. Rapor hazırlandı. Kardiyoloji, Nöroloji, Psikiyatri ve Adli Tıp Anabilim Dalı Bölümlerinden oluşan Üniversite Heyeti raporda “…Mevcut kalp rahatsızlıkları nedeniyle kalbin pompalama gücünün azalmış olduğunun tespit edildiği, medikal tedavi altında tutulması gerektiği, cezaevi gibi kapalı, kalabalık, enfeksiyon riski ve stres yükü fazla olan, kalp yetmezliği ve koroner arter hastalığı açısından uygun diyet ve çevresel koşulların olmadığı ortamlarda bulunmasının tekrar kalp krizi geçirmesine, koroner arter hastalığında ilerlemeye, kalp yetmezliğinde alevlenmeye neden olabileceği gibi böyle bir durumda cezaevi koşullarında erken müdahale edilebilmesinde sorun yaşanabileceği hususları dikkate alındığında kişi hakkında sorulan hususlarla ilgili olarak Adli Tıp Kurumu’ndan görüş istenmesini…” talep etmektedir.
- 3 Ağustos 2015 tarihinde Abdullah Kalay Adli Tıp Kurumu’ na tekrar sevk edildi. Sonucu bekleniyor…
Abdullah Kalay, 1996 ve 2000 Ölüm Orucundan dolayı Wernike- Korsakoff, yüksek oranda duyma kaybı, kulaklarda çınlama, romatizma, reflü, hemoroid, sürekli baş ağrısı, alerjik astım, boyunda düzleşme, bağırsaklarında ağrı ve sık sık ishal, baş dönmesi, sırt ve göğüs ağrıları, kollarda ve bacaklarında uyuşma, kalp yetmezliği sorunu yaşıyor. Abdullah’ ın kalbi %30 oranında çalışıyor ve günde 10 çeşit ilaç kullanıyor. Tüm bu yaşatılanlara rağmen direniyor.
İktidar sahipleri, koltuklarını kaptırmamak için hukukta olduğu gibi tıp alanına da müdahale etmektedir. Kendinden olmayanların yaşama haklarına olan saygı belirtileri, hasta tutsaklara uygulanan tecrit ve ring aracı işkencesi ile ölümlerini sağlama yolunda anlam bulmaktadır. Kız çocuklarına cinsel tacizde bulunan Hüseyin Üzmez’ in prostat rahatsızlığı nedeniyle tahliye edildiği sistemde, zihinleri köleleşmeyen, iradeleri tutsak alınamayan hasta tutsakların durumları manidar hale geliyor. Abdullah Kalay ve diğer hasta tutsakların durumu her geçen gün kötüye gidiyor. Bunun adı işkencedir, katliamdır! Bir an önce Abdullah Kalay ve tüm hasta tutsaklar tahliye edilmelidir.
Abdullah Kalay’ ın Ailesi
Bir cevap yazın